WWW.MERT-66.TR.GG
  fıkralar
 

             

 

                              Bizim Eve Uğrardı

Bir gün arkadaşları Nasrettin Hoca'ya, hanımını şikayet ederler.
-Hoca, hanımın o kapı senin, bu kapı benim çok geziyor !

Hoca:
-Yok gezmez, karşılığını verir.

Arkadaşları ısrar ederler:
-Geziyor işte hocam, öyle olsa bizimkiler neden diline dolasın senin hanımı ?

Hoca kendinden emin bir vaziyette konuşmasını sürdürür.
-Gezmez dedim size yahu, neden ısrar ediyorsunuz ? Dediğiniz kadar gezseydi, bir kere de bizim eve uğrardı...

 

 

                                Bahar Havası


Nasreddin Hoca bir kış günü kahvede oturmuş kahvesini yudumlarken, içeriye dışarıda iyice üşümüş biri girer. Adam hemen bir sandalyeye ilişir ve başlar havanın soğukluğundan şikayete:


-Havalar ne kadar soğuk bu günlerde... Biraz daha dışarıda kalsaydım soğuktan donacaktım..

Başka masada oturan bir adam:
-Bu insaoğlu böyledir zaten, diye söylenir, kış gelse soğuktan şikayet eder, yaz gelse sıcaktan şikayet eder.

Oturduğu yerden olup bitani seyreden Hoca seslenir:
-Bre adam, na konuşup duruyorsun öyle... Bahar havasında kimsenin bir şey dediği var mı ?

                                         Hasta Ziyareti


Hoca ağır hastadır. Artık evine gidip gelenlerin haddi hesabı yoktur. Her gelen misafir, bir saat oturmadan kalkıp gitmez. Hatta muhabbeti koyulaştırıp daha fazla oturanlar bile vardır. Hoca bunalmaya başlar ama kimseye kalkın gidin de diyemez. Hele bir ziyaretçi kafilesi hasta ziyaretini bahane ederek oturur da oturur. Nihayet kalkacaklarında içlerinden birisi:

-Hoca, bir isteğin var mı? Allah gecinden versin ama bir vasiyetin falan, deyince, Hoca fırsat bu fırsat diye düşünür.

Evet, bir vasiyetim var. Bir hasta ziyaretine gidince, yanında oturup kalmayın !

 

 

 

                                         Külah


Bir gün Hoca bir eve misafir olur. Yatma vakti geldiğinde ev sahibi, misafir yatağının üzerine gecelik ve gece külahı bırakır. Hoca geceliği giyinir, külahı da başına geçirir. Fakat külah haddinden fazla bol olmalı ki, Hoca'nın boğazına kadar iner. Hoca bakar, olacak gibi değil bir ip alır ve külahı ortasından boğar ve kafasına geçirir. Eh artık tam başına göre olmuştur ve rahatça uyuyabilir.

Ertesi sabah ev sahibi, yarısı boğulmuş külahı görünce hayretle sorar:
-Hocam külahı neden boğdun ?

Hoca tebessüm ederek cevap verir:
-Eğer ben külahı boğmasaydım, külah beni boğacaktı... 

                                Paranın Sesi

Hoca'nın gölge kadılığı (?) yaptığı sıralarda karşısına birbirinden şikayetçi iki adam çıkagelir. Davacı olan adam, Nasrettin Hoca'ya dert yanmaya başlar.
-Hocam, bu adam beş ton odun kırdı. O her baltayı vurduğunda, ben de "hınk" diyerek ona destek verdim. Kendisi paraları aldı ama bana hakkımı vermedi.

Hoca davayı dinledikten sonra, davacıya dönerek:
-Evet haklısın. Sen karşısında dur, ona o kadar destek ol, bütün parayı odunu kıran alsın, olmaz öyle şey, der.

Odunu kıran davalı karşı çıkar:
-Ama Hocam, bütün odunu ben kırdım, karşımda seyretmekle nasıl benim kazancıma ortak olur?

Nasreddin Hoca:
-Sen karışma orasına, sana verilen para kesesini getir pakalım.

Tüm odunu kıran davalı adam, istemeyerek de olsa para kesesini getirir ve Hoca'ye uzatır.

Hoca para kesesini eline alıp sallar. Şıngır mıngır para sesi duyulur. Bunun üzerine Hoca davacıya döner ve:
-Haydi şimdi paraların sesini al git; hınk deyicinin ücreti ancak bu kadar olur...

 

 


                                   Kim Daha Uğursuz


Nasreddin Hoca ormandan evine dönerken, yolda Timur ile karşılaşır. Tenha ormanda atıyla gezinti yapan Timur, birdenbire Hoca'nın eşeğiyle karşılaşınca atının korkup şaha kalkmasıyla kendini yerde bulur. Timur bu duruma fena halde hiddetlenir ve:
-Yakalayın, getirin şu adamı ve tezelden boynunu vurun ! diye emir verir.

Timurun adamları Hoca'nın boynunu vurmaya hazırlanırken,
Nasrettin Hoca:
-Durun, sultana soracağım bir şey var, der.

Yaptığı zalimlikten gayet memnun olan Timur:
-Bırakın ne soracaksa sorsun.. der, ve Hoca ya, uğursuz adamın tekisin sen, yoluma çıktın attan düştüm !

Nasrettin Hoca :
-Ya öylemi sultanım, Sen benim yoluma çıktın benim başım gidiyor. Bu durumda sizce kim daha uğursuz ?

 

 


                                      İp Haline Gelir


Hoca bir gün camideki vaazında, çocuklara verilecek isimlerin nasıl olması gerektiği konusuna değinir. Halk arasında eğlence konusu olabilecek isimlerin mübarek şahsiyetlere ait olması durumunda, isim olarak verilmemesinden bahseder ve sonunda:

-Ey Cemaati Müslimin, der, eğer oğlunuz olursa sakın ismini Eyüp koymayın..

Cemaatten birisi ayağa kalkar ve sorar:
-Neden Hocam ?

-Halkın dilinde söylene söylene, Eyüp ismi, ip haline gelir de ondan..

 

 

 

 

 

 

 

 
  Bugün 6 ziyaretçi (11 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol